Popüler Makaleler
Omurilikten çıkan sinir köklerinin sıkışmasına bağlı olarak...
Dr.Schüssler Mineral Tuzları
Dr. Wilhelm Hienrich Schüßler, 135 yıl önce bir hekim olarak, bu oluşumu biyokimyasal fonksiyon maddeleri olarak adlandırmıştır. Kendisi tedavi edici 12 mineral tuz keşfetmiştir ve bunlardan yeni bir gıda takviyeli tedavi şekli kurmuştur.
Schüßler’in keşfi, vücut hücrelerinde bozulmuş olan mineral dengelerinin hastalıklara sebebiyet verebilecekleriydi. Belli başlı, doğal olarak vücutta mevcut bulunan mineral tuzların sağlanması ile Dr. Schüßler bu dengeyi tekrar sağlayabiliyordu.
Günlük rahatsızlıklara, işlev bozukluklarına ve hastalıklara karşı tedbir alma ve iyileştirilme, bu sağaltım yöntemi ile mümkün kılınmaktaydı. Schüßler tuzları ile etkili bir doğal sağaltım yöntemi keşfedilmiş oldu.
Vücuttaki hücre fonksiyonları normal hale getirildiğinde, insan iyileşir ve sağlıklı kalır. Bunun adı Biyokimyadır.
Dr.Schüßler’e göre olan mineral maddeler ikna edici avantajlar sağlarlar: Kolaylıkla kullanılabilirler, yan etkileri yoktur, her yaşa uygundurlar, bütün organizmayı güçlendirirler, uzun vadeli bir sağlık tedbirine hizmet ederler ve her türlü tedavi şekli ile kombine edilebilirler. Derinlemesine etkileri özellikle kronik hastalıklar için önemlidir.
Mineral madde kullanımları ile terapistlere öyle bir imkân sunulmaktadır ki, ilaç bıkkınlığı ve hatta kısmi ilaç reddinden muzdarip hastalar için kolaylık sağlamaktadır, zira bu hastalar doğal bir tedavi özlemi içerisindedirler. Bu mineral maddeler en azından birçok rahatsızlık için oldukça yardımcı olmaktadır ve şaşırtıcı etkilere sahiptirler.
Nelere iyi gelmekte?
Dr.Wilhelm Heinrich Schüßler’e göre olan Biyokimya, özellikle insan vücudun mineral dengesi ile ve burada da özellikle hücre içerisindeki mineral eksikliği ile ilgilenmektedir. Schüßler araştırmaları esnasında henüz endüstriyel açıdan değiştirilmiş gıdalar ile uğraşmak zorunda kalmamıştı, ancak günümüzde iki farklı mineral eksikliği ile karşı karşıya kalmaktayız:
1.Hücre içerisindeki eksiklikler.
Bunlar, Dr.Schüßler’e göre olan minerallerce telafi edilebilir.
2.Hücre dışındaki eksiklikler.
Bunlar için “kaba maddesel takviyeler” (Mineral preparatlar, Elektrolit içecekler ve benzerleri) yeterlidir ve yeterince arz edilmektedir. Sorunlu bir beslenme neticesinde kendisinde mineral eksikliğine neden olan kişi, bu eksikliğin Dr.Schüßler’e göre olan mineral maddeler ile dengelenebileceğini bekleyemez. Bunun için beslenme alışkanlığını değiştirmelidir.
3.Eksiklikler hücre dışından oluşuyorsa,
alopatik mineral madde preparatların kullanımı ile hücre içerisindeki eksiklikler Dr. Schüßler’e göre olan mineraller ile paralel şekilde giderilebilir.
Mineral maddelerin etkileri
Schüßler tarafından, hücrenin çalışmasını organize eden, işletim gereçleri ya da fonksiyon gereçleri olarak adlandırılan yapı elemanları, kemiklerdeki kalsiyum gibi yapı elemanlarından ayırt edilmelidir.
Dr. Schüßler’in tedavi biçimi, genelde “Hastalık” olarak adlandırılan vücuttaki işletim arızalarının, mineral madde eksikliklerinden ortaya çıktığını tahmin etmektedir.
Schüßler’in tedavi biçimi ile somut olarak özellikle, belli başlı bir mineral maddelerin eksikliğinden dolayı ortaya çıkan yoksunluk hastalıkları tedavi edilebilir. Diğer bir ifadeyle, geri döndürülebilir hastalıklar. Multiple Skleroz hastalığında görüldüğü gibi, tamiri mümkün olmayan hasarlar, geri döndürülmesi mümkün olmayan tahribatlar bu tedavi biçimi ile hiçbir şekilde tedavi edilemez. Bu gibi durumlarda sadece ve sadece genel mevcut durumun korunması mümkün olabilir.
Noksanlıklar telafi edildiğinde işletim arızaları da giderilmektedir. Bu tedavi biçimi ile tedavi edilen noksanlıklar, daha önce de belirttiğimiz gibi, hücre içerisinde bulunmaktadır. Fakat mineral maddelerin hücre içerisine ulaşabilmeleri için özel bir hazırlık gerekir. Bu nedenle, homeopatide olduğu gibi güçlendirilmektedirler, fakat bunun yegâne maksadı, taşıyıcı madde olan laktozda moleküler veya iyonlanmış şekilde mevcut bulunmaları içindir.
Hücrenin ikmali ile fizyolojik dengesizlik, hücre içerisinde ve dışarısında bozuk olan mineral maddeler arası yoğunlaşma ilişkisi giderilir ve insan iyileşir.
1897 yılında, Bay Schüßler (Schüßler tuzlarının kurucusu) insan bedenlerinin yakıldığında geriye kalanın tuz olduğunu tespit etmiştir.
12 çeşit ürün 1'den 12'ye kadar numaralandırmaktadır:
1. Calcium fluoratum : Hareket, elastikiyet, bağ dokusu, fasyalar, fıtıklar, varisler, sertleşmeler veya gevşemeler, görme bozukluğu, öğrenme bozukluğu, venöz yetmezlik ve kas zayıflığı.
2. Calcium phosphoricum : Protein sentezi için, rejenerasyon için, hücre büyümesini teşvik eder, kemik oluşumu, osteoporoz, alerji, immun sistem, kan oluşumu; eritrosit, lokosit, trombasit...
3. Ferrum phoshoricum : Anemi, 1. Enflamasyon evresi, ateş, oksijen taşınmasında etkilidir. Bağışıklık sistemi ve ilk yardımın en önemli tuzu.
4. Kalium chloratum : Troid, pankreas, böbreküstü bezi, dalak, overler, testis, karaciğer, En önemli detoks ürünüdür, sinüs problemleri, bronşit.
5. Kalium phosphoricum : Beyin ve sinir hücresini oluşturur ve besler, sinir sistemi ve psikolojik durumu destekler,sinir sisteminin temel tuzudur. Anksiyete, hafıza zayıflığı, genel düşkünlük.
6. Kalium sulfuricum : Yorgunluk, konsantrasyon eksikliği, unutkanlık, baş dönmesi, sık esneme, çarpıntı, üşütme-titreme, endişeli ruh hali, vücudu gezen basınçlı ağrılar, cilt döküntüleri ve cilt kaşıntıları, yumuşak doku iltihaplanmaları, boşaltımın aktivasyonu.
7. Magnesium phosphoricum : Merkezi sinir sistemi ve vejetatif sinir sistemini yönetir ve regüle eder. Siyatik, lumbago, menepoz, menstruasyon ağrıları, kasılmalar, tutulmalar, stres, migren, üşütme ve kalp.
8. Natrium chloratum : Mide, safra, pankreas, tükürük, gözyaşı artması veya azalmasında, artroz ve fazla terlemede, romatizmal şikayetler.
9. Natrium phosphoricum : Yağ metabolizması, vücutta asit-baz dengesi ve homeostazisin çok önemli bir parçasıdır, ergenlik aknelerinde, yüksek ürik asit problemleri, romatizma, böbrek şikayetleri.
10. Natrium sulfuricum : Toksinlerin atılmasında(metabolizma cürüflerinin) görevi var, enfeksiyoz hastalıklarda, idrar inkontinansında, tüm sfinkterler, karaciğer ve safra şikayetleri.
11. Silicea : Kemik, diş, kas ve disk mukavemetinin azalmasında, baş dönmesi, istemsiz hareketler, tiklerde, bağ dokusu zayıflığı, deri, tırnak problemleri, kronik iltihaplanmalar.
12. Calcium sulfuricum : Akne, her türlü enflamasyon.
Bu 12 adet Schüssler Tuzu'nun kullanılırlık alanı burda sayılan hastalıklarla sınırlı değil, tam tersine inanılmaz geniş bir yelpazededir.
Merkezimizde yüzden teşhis yöntemiyle Schüssler tuzları önerilmektedir. Teşhis sadece görsel muayeneye dayanmaktadır bunun için hastanın yapması gereken tek şey muayeneye herhangi bir kozmetik ürün kullanmadan gelmesidir. Örneğin herhangi bir nemlendirici, far, rimel, allık veya güneş koruyucu bile olmaması gereklidir.
Tedavi bazen birkaç ay gibi bir zaman almaktadır. Kullanılan schüssler tuzlarının hiçbir yan etkisi yoktur. Hamilelikte bile güvenle kullanılmaktadır. Ayrıca hiçbir ilaçla da etkileşimi olmayan bu tuzları kullanırken tek dikkat edilmesi gereken kafeinden uzak durmaktır.
Enerji dolu, canlı bir yaşam ve ışıl ışıl bir görünüm hepimizin arzusudur. Hücrelerimizdeki iyi bir mineral madde dengesi, mükemmel bir başarı sağlar.
Dr.Schüssler Mineral Tuzları kullanırken dikkat edilmesi gerekenler:
1. Pelletlere el değdirmeden şişenin kapağından direkt ağzınıza atınız. Yutmadan ve çiğnemeden dilaltında çözünmesini bekleyiniz.
2. Tuz kullanımından 10 dakika önce ve sonrasında diş fırçalanmamalı, yemek yenilmemeli ve su dışında herhangi bir sıvı alınmamalıdır.
3. Tuz kullanımından 30 dakika önce ve sonrasında naneli sakız, şeker ya da diş macunu kullanmayınız. Tedavi altındayken kafur ve mentol içeren ürünlerden uzak durunuz
4. Başta kahve olmak üzere kafein içeren ürünler kullanılmamalıdır. Kafeinsiz kahvenin bir zararı yoktur, kullanılabilir.
5. Hücre tuzlarını doğrudan güneş ışığı görmeyecek bir yerde saklayın. Mikrodalga fırından, bilgisayardan ve televizyondan uzak tutun. Uçucu yağlar gibi keskin kokuları olan maddelerden uzak tutulmalıdır. Tuzları buzdolabında tutmaya gerek yoktur.