Popüler Makaleler
Omurilikten çıkan sinir köklerinin sıkışmasına bağlı olarak...
MİGREN
Migren; genetiğin, çevresel faktörlerin, trigeminal sinirdeki değişiklik, serotonin imbalansı, nöronal aktivasyona ikincil olarak vasküler değişiklikler göstermesi, ağrıya duyarlı yapılardaki kan damarları genişlemekte ve daha fazla trigeminal sinir aktivasyonuna ve ağrıya yol açmaktadır. Ayrıca homosisteinin endotelyal disfonksiyonu, oksidatif stresi arttırarak tetiklediği bilinmektedir. Santral nörotransmitter disfonksiyonu, kortikal yayılan serotonin eksikliği ve nitrik oksit gibi endotelyal kaynaklı vazoaktif maddelerin ağrı yaptığı ileri sürülmektedir.
Klasik Tıpta yapılan tedavilerde; antidepresanlar, antiepileptik ilaçlar ve ağır analjezikler verilerek ağrı kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Bu tür ilaçlar alındığı sürece ağrıyı kısmen kontrol altında tutabilirken, bazılarında hiç işe yaramıyor. Bu ilaçları kullanan hastalar iyi ve kötü uyaranlara karşı tepkisiz, donuk, duyarsız, uyuşuk tipler haline geliyorlar. Üzülmüyorlar, kafaya takmıyorlar, fiziksel aktivitelerini minimuma indiriyorlar ama iyi olan her şeye de tepkisiz ve duyarsız hale geliyorlar. Bunun başında da cinsel isteksizlik geliyor. Aile yaşantıları ve sosyal çevrelerinden kopmaları anlamına geliyor. Cranial ritmi(PRM) çok azaltıyor. Sonuçta ağrı hafifliyor ve sıklığı azalıyor. Peki bu nasıl oluyor? Cranial ritim o kadar azalıyor ki vücut her türlü uyarana karşı tepkisiz ve duyarsız kalıyor. Ani kan basıncı farklılığının olmaması ağrı atağını seyrekleştirebiliyor. Tamamen geçiriyor mu dersek? Tabiki hayır.
Osteopatide kullandığımız tekniklerde(ağırlıklı olarak Cranio-Sacral yöntemler); SSB disfonksiyonları düzeltiliyor, cranial ritmi (PRM) artırıyor, amplitüdü yükseltiyor, kafanın esnekliğini ve elastikiyeti arttırılırken, enerjisi de yükselmiş oluyor. Cranial de venöz göllenmeyi azaltırken, kalbe doğru kan akışı rahatlatılıyor. Nörovegetatif sinir sistemini düzenleyerek bağışıklık sistemi güçlendiriyor. Bunu başarabildiğimizde migren şikayetlerinin ortadan kalktığını son 12 yıllık çalışmalarda %95 'in üzerinde başarı elde edilebildiği görülmüştür. Migrenle birlikte diğer birçok şikayetlerin de düzeldiği görülmekte.
Bu vakaların %90’nı 1-7 seans arsında sürmekte. Migren konusunda ise son 14 yıllık çalışmalarımız sonucunda her 100 vakanın 1-2 tanesi %20-30 civarında iyileşirken %98’i ise mükemmel düzeyde iyileşme sağlanmaktadır. Tabi ki hiçbir cihaz ve ilaç kullanmadan sonuç alınması tartışılmaz bir başarıdır.